Web Tasarım Ankara
  • FARABİ ve ŞEHİR
    FARABİ ve ŞEHİR

    Farabi, “Fadıl Medine- Fazıl olmayan Medine” ayırımı yapmış ise de biz bu ayrımı “Fazıl Şehir & Batıl Şehir” olarak kavramlaştırmayı teklif ediyor ve bu kavram çiftiyle düşünce üretiyoruz. Ayrıca biz “şehir (medine)-kent (polis/urban/civilis/city)” ayrışmasını yaparken Farabi’nin tasnifini esas almaktayız. Ancak bu tasnifimizde Farabi’den farklılık arzeden bir husus bulunmaktadır; bu da Batı-Doğu kentlerinin İslam şehri (medine) sayılamayacağı kanaatidir.

  • İSLAM-SOL PERSPEKTİFİNDE SOL VE SAĞ KAVRAMLARI
    İSLAM-SOL PERSPEKTİFİNDE SOL VE SAĞ KAVRAMLARI

    İnsanın sağcı ya da solcu oluşu onun kurumlar karşısında konumlandığı zeminde ya da tutumda belirginleşir. Bu perspektifte solculuk devlet-toplum-iktisadi kurumlarla kapışmak değil bu kurumların insanın emek ve ruhaniyetini istismarına direnmekle ilgilidir. Bir kurumsal yapı emek sömürüsü yapmaktaysa sağcıdır. Bir kurumsal yapı duygu-değerlerin ya da ahlâkî tavırların istismarından varlık buluyorsa sağcıdır. Sağcılık her yerde ve zeminde çıkabilir. Bir şahıs ideolojik yönelişinde solcu olduğu halde evinde eşiyle ilişkisinde sağcılaşabilir.

  • DARBE TOPLUMLARI-TERÖR TOPLUMLARI
    DARBE TOPLUMLARI-TERÖR TOPLUMLARI

    Şiddet ve siyaset ilişkilerini iki kavramla ele almak da mümkün görünüyor: “Darbe toplumları” ile “terör toplumları.” Birinci kavrama Kaddafi-Libya, ikinci kavrama da Mandela-Güney Afrika Cumhuriyeti örnek gösterilebilir.

  • ERKEK-KADIN VE RİCAL
    ERKEK-KADIN VE RİCAL

    Bu yazıda ilk olarak, erkek-kadın cinslerinin İslâm açısından “toplumsal cinsiyet” kavramı içinde belirlenmediğine işaret ettiğimi düşünüyorum. İslâm vahyi, erkek hakkında “rical” kavramını getirerek toplumsal cinsiyetin “erkek” kavramından kopmaktadır.

  • MAHREMİYETİN YİTİMİ
    MAHREMİYETİN YİTİMİ

    Günümüzde “mahremiyet”, anlam kaymasına uğramış görünmektedir. Günümüzde “Kadının tesettürle dışarı çıkması” mahremiyetin ihlali anlamına gelmemektedir. Oysa mahremiyet, evlenmesi yasak olanların birbiriyle ilişkilerini ifade etmektedir. Dolayısıyla kadının ya da erkeğin dışarıdaki hayatı mahremiyetin fıkhî sınırlarını değiştirmez. Mahremiyet, “ev & sokak”; “özel alan & kamusal alan” gibi ayrışmalarla ilgili değildir.

  • BİR SULTAN II. MEHMED OKUMASI
    BİR SULTAN II. MEHMED OKUMASI

    “İstanbul’un Fethi” sonrası “Fatih”, şehirde yaşayan Bizans halkını kentten sürdü ve imar çalışması başlattı. Başkent için nüfus gerekiyordu. İstanbul’a Karaman’dan Müslüman nüfus getirildiği gibi Edirne, Bursa ve Kefe gibi şehirlerden Yahudiler getirildi. Aslında buna “getirilmek” değil, “sürgün” demek gerekir. İstanbul’un Fethi sonrasında şehre getirilen gayrı Müslim toplulukların günümüzdeki kapitalistlere benzer sermaye sınıfı olduğu söylenebilir.

  • ANADOLUCULUK İSLÂMCI DEĞİLDİR
    ANADOLUCULUK İSLÂMCI DEĞİLDİR

    Yıl 1997. Ülke Dergisi’nin 2. dönemi kapsamında Ankara’da bir toplantı yapılacaktı. Beni de davet ettiler. Toplantıya kimlerin katıldığı konusunu faş etmeyeceğim. Fakat beni Ezel Erverdi çağırmıştı. Toplantı süresi oldukça uzun tutulmuştu. Epey konu konuşuldu. Yemek arası verildikten sonra gelen çayımı içtim ve şöyle dedim: “Ülke Dergisi’nin gelecek döneminde Nurettin Topçu’nun fikriyatına ilişkin hiçbir hedef göremediğim için toplantının devamını takip edemeyeceğim. Müsaade istiyorum.” Toplantıdan ayrıldım. Bu ayrılık benim için Anadoluculuk fikrinin Nurettin Topçu’nun talebelerinden ayrılışı...

  • TESETTÜR KUMAŞININ KAMUSALLAŞMASI-İSLAMCI KADIN & ÖRTÜLÜ KADIN
    TESETTÜR KUMAŞININ KAMUSALLAŞMASI-İSLAMCI KADIN & ÖRTÜLÜ KADIN

    Uzun süreden beri “İslâmcı kadın kimliği”nin “tesettür kumaşının ya da tesettür giyiminin, kamusal görünürlüğü” üzerinden varlık arayışına dair eleştiri yazıları kaleme aldığımdan “tesettürlü kadın” etkinliklerini özel bir dikkatle izliyorum. Sosyal medyaya “İstanbul Muhafazakâr Moda Haftası: 13-14 Mayıs 2016- Haydarpaşa-İstanbul” şeklinde bir ilan-reklam düşünce “Tamam, örtülü kadınlar giderek kendi giyimlerini kapitalizmin ajanı kılarak acenteleşiyorlar” demekten kendimi alamadım.

  • ÇOCUK TACİZLERİ MESELESİNE AİLE VE EĞİTİM SİSTEMİ ÜZERİNDEN BİR TEKLİF
    ÇOCUK TACİZLERİ MESELESİNE AİLE VE EĞİTİM SİSTEMİ ÜZERİNDEN BİR TEKLİF

    Çocuk tacizleri ailesizliği içselleştirmiş okul sisteminden kaynaklanmaktadır. Bu kapsamda eğitim yeniden ele alınmalı ve yeni neslin geçim-meslek-aile meselelerine çözüm üretecek yeni ve bütüncül bir yapılanmaya geçilmelidir. Türkiye kentleşmeyi sürdüreceğine kentleri küçültüp mahalle sistemine geçmek zorundadır. Mahalle nostaljik bir birlikte olma hali değil, birbirine kefil olan ailelerin toplumsal, malî, kültürel, tarihsel ve hatta uhrevî dayanışmasıdır. Cinsel tacizlerin büyük kısmı ailelerinden uzak çocukların yetişkin eğitmenlerce istismarından kaynaklanmaktadır.

  • Sezai Karakoç ve Medeniyet
    Sezai Karakoç ve Medeniyet

    Sezai Karakoç’un medeniyet düşüncesine ilişkin değerlendirmelerime “Medeniyet-Müslüman Toplumsallığın İnşası” kitabında yer vermiştim. Fakat mezkûr yazımın Sezai Karakoç’un “Çıkış Yolu II” kitabına atıf yapılmadan kaleme alındığı ifade edilmektedir. Bu eleştirinin bertaraf edilmesi gerekliliğine kanaat ederek Sezai Karakoç’un “medeniyet” kavramı hakkındaki yaklaşımlarını yeniden ele alacağım.

  • Medeniyet Kavramı Nedir?
    Medeniyet Kavramı Nedir?

    Medeniyet kavramının “oryantalist icat” olduğuna işaret eden bir görüş bulunmaktadır. “İlk defa Fransız oryantalistler İslâm Medeniyeti kavramını icat etmiştir. Batı toplumları İslam’ı medeniyet olarak vasıflayarak onu sekülerize etmektedir” denilmektedir.

Yorumlar


Hiç Yorum Yapılmamış. İlk yorumu siz yapın...

Kategori: Yazarlar